SON DUYURULAR
2.BASAMAK DEVLET HASTANELERÄ° HEPATÄ°T GÃœNCELLEME TOPLANTISI
02 Ekim 2024BUHASDER 2024 KONGRESİ Katılım Desteğine Başvurmak İçin Son Gün 26 Eylül 2024
21 Eylül 2024GAZİANTEP - BUHASDER İL EĞİTİM TOPLANTISI
06 Mart 202421 Aralık 2023 VİRAL HEPATİTLER TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ TOPLANTISI
10 Kasım 2023BUHASDER 2023 - Burs Başvuru Formu
18 Ekim 2023RASHOMON ETKÄ°SÄ°
Ünlü yönetmen Akira Kurosawa’nın 1950 yılında yaptığı Rashomon filminde gösterdiÄŸi üzere, insanların aynı olayda gördükleri, algıladıkları ÅŸey farklı olabilmektedir. Yorumlama açısından öznel bakışın karakteri, bu filmde ustaca dile getirilir. Sonradan “Rashomon etkisi” ya da “Kurosawa etkisi” olarak da adlandırılacak olan bu durum, filmde, bir cinayeti gören dört farklı tanık tarafından dört farklı ÅŸekilde anlatılmasına dayanır. Ä°nsan algısının ya da sosyopsikolojik birçok deÄŸiÅŸkenin “görme” eyleminde belirleyici unsur olabileceÄŸi düÅŸünülebilir.
Bir tür görelilik (rölativite) durumu olarak deÄŸerlendirebiliriz bu etkiyi. Einstein’ın bahsettiÄŸi özel görelilik kuramı, uzaklığın ve zamanın gözlemciye göre deÄŸiÅŸtiÄŸini, uzay zamanın da bir bütün olduÄŸunu göstermektedir. Gözlemci için zaman, mevcut hızına göre yavaÅŸ ya da hızlı akabilecek ÅŸekilde deÄŸiÅŸiklik gösterir.Felsefede de tartışılmış bir konudur bu. Özellikle ÅŸüpheci düÅŸünürler tarafından ortaya atılan görüÅŸler, öznel bakış dışında bir gerçekliÄŸin olmadığı noktasına kadar ulaÅŸmakta ve saÄŸduyuyu zedelemektedir.Ä°nsan her ÅŸeyin ölçüsüdür, der Protagoras. Olaylara bakışımız özneldir. Protagoras, “Bütün ÅŸeylerin ölçüsü insandır, var olanların var olmalarının ve var olmayanların var olmamalarının. Herhangi bir ÅŸey bana nasıl görünüyorsa benim için öyledir, sana nasıl görünüyorsa senin için de öyle” derken, bu öznelliÄŸe vurgu yapar. Bir baÅŸka sofist, Gorgias, ise daha ileri giderek ÅŸöyle söyler: “Hiçbir ÅŸey var deÄŸildir, var olmuÅŸ olsa bile bilinemez, bilinmesi mümkün olsa bile baÅŸkasına iletilemez.” Farklı disiplinler böyle bir olguyu fark edip incelediÄŸine göre bu bir vakıadır diye de düÅŸünmek gerekiyor.Yeniden filme dönecek olursak, aynı olaya tanık olan farklı kiÅŸilerin neden aynı ÅŸeyleri anlatmadıkları sorusuyla yüzleÅŸmemiz gerekiyor. Başından sonuna olayın içerisinde yer almalarına karşın kendi öznel bakışlarının etkisi altında bazı ÅŸeyleri görmediklerini, gördüklerini de farklı anlattıklarını gözlemleriz. Bunun zemini de kiÅŸinin tüm yaÅŸamı boyunca edindiÄŸi tecrübeler, aldığı eÄŸitim, bulunduÄŸu sosyoekonomik konum, yaÅŸ vb. göre ÅŸekillenir. YaÅŸamın kesin kabullerini dayadığımız paradigma bir yanılsamadan mı ibarettir? Her ÅŸeye kuÅŸku ile mi yaklaşılmalıdır? Mutlak gerçek dediÄŸimiz ÅŸey, kuruntudan mı ibarettir? DeÄŸildir tabi demek gerekiyor burada sanırım. Bunu söylemediÄŸimiz zaman, metafizik alanın içerisine savunmasız bir ÅŸekilde girmiÅŸ oluyoruz.Sinema gerçek hayattan beslendiÄŸine göre, film hayal ürünü bir olguyu aktarmamaktadır, gerçek yaÅŸamda da farklı örneklerini gördüÄŸümüz bir durumun yansımasıdır bu. Toplumda karşılığı olduÄŸundan dolayı da, benzer olgular filmin adından esinlenilerek oluÅŸturulmuÅŸ bu terim ile açıklanmaktadır. Sanatçının rolü burada, anlaşılması güç bir sorunsalı imge ve hareket ile çok baÅŸarılı bir ÅŸekilde perdeye yansıtabilmesinde yatmaktadır.
Ä°nsan psikesi çok katmanlı yapısı ile farklı davranışlar içine girebilmektedir. Psike söz konusu olduÄŸunda iki kere iki her zaman dört etmemektedir. Sosyal olayların içerisinde yer alan ya da insan psikolojisinin derin katmanlarında izini bulacağımız bu “gerçek” bir görelilik halini ortaya koymaktadır. Bilinçli olarak yalan söylemeden bile, aynı olayın tanıkları çok farklı anlamlara yolculuÄŸa çıkabilmektedir. Yaratılan bakış açısı ya da görmenin egemenliÄŸinin dayattığı tahakküm, “gerçek” algımızı sarsabilmektedir.Kim bilir bu yaşımıza kadar kaç “Rashomon etkisi” geçirdik? Sonrasında kaçıyla yüzleÅŸebildik ya da kaçına maruz kaldık? Kelimelerin kifayetsiz kaldığı kaç zamana sıkışıp kaldık? Kaç kiÅŸiyi öznel Rashomon etkimiz ile sarstık? Sesimizi duyuramadığımız kaç anın psikolojik ağırlığı altında ezildik? Kaç kez, kendimizi ifade edememekten, yanlış anlaşılmış olmaktan duyduÄŸumuz utancın etkisiyle sesimizi kıstık? Kim bilir kaç kez gerçeÄŸin kıyısında dolaşırken metafizik sınırı aşıp geçme isteÄŸi ile yanıp tutuÅŸtuk?Kemalettin ÖZDEN