VAZGEÇMENÄ°N DAYANILMAZ HAFÄ°FLİĞİ
VaroluÅŸun anlamı ilksel dönemden bu yana sorgulanmaktadır. Ä°nsanın en önemli özelliklerinden birisi sorular sormak ve bunlara yanıtlar aramaktır. Yanıtlar farklı olsa da bazı noktalarda kesiÅŸmeler gözlenebilmektedir. VaroluÅŸun gizemini açıklamak ve yanıtlar bulmak için dini ya da din dışı birçok yorum yapılmıştır. Felsefi, psikolojik, dini ya da tasavvufi literatür bu açıdan çok zengindir. Ä°steyen bu seçeneklerden herhangi birini, kendisine uygun olanı seçerek hayata bakışını belirleyebilmektedir.
Öyküyü herkes bilir, bilindik, duyulduk bir öyküdür. Simurg denilen, Zümrüd-ü anka ya da Phoenix olarak da bilinen bir kuÅŸ yaÅŸarmış. KuÅŸlar arasında dilden dile dolaÅŸan efsaneye göre, kuÅŸların hükümdarı, bilginin kaynağıymış. Öldükten sonra küllerinden yeniden doÄŸması, yeniden doÄŸuÅŸu ve ölümsüzlüÄŸü temsil edermiÅŸ
Efsane diyorum çünkü adı her kuÅŸ tarafından bilinmesine karşın bu güne kadar onu gören kimse olmamış. Sadece Kaf Dağının ardında yaÅŸadığı söylenirmiÅŸ. Hakikat nedir sorusunun yanıtını ve aynı zamanda yaÅŸamın sırrı hakkında her ÅŸeyi bildiÄŸine inanılırmış. KuÅŸlar meraklarına ve gerçeÄŸe duydukları açlığa yenik düÅŸmüÅŸler ve bunun kazandırdığı motivasyonla hep birlikte Simurg’u bulmak için yola çıkmışlar
Tam olarak yerini bilen kimse yokmuÅŸ, gören ise hiç. Yine de yola çıkmışlar, o yolda olmak üzere, kendi gerçekliÄŸine, varoluÅŸunun sırrına, bir anlamda içsel bir yolculukmuÅŸ bu. Yol oldukça güç, uzun, zorluklarla dolu yedi uçsuz bucaksız vadinin sonrasındaymış
Tüm kuÅŸlar yola çıkmış, varlığın bilgisinin peÅŸine düÅŸmüÅŸler, akıllarındaki tüm soruların yanıtlarını bulacakları umuduyla. Yol uzadıkça, güçlükler arttıkça vazgeçenler olmuÅŸ, düÅŸüp ölenler, sabırsızlık gösterenler, Simurg’un olduÄŸuna dair inançları sarsılmış ve böylece bir bir ayrılmışlar sürüden.
Çok azı kalmış geriye tam otuz kuÅŸ. Otuz kuÅŸ tamamlamış yolculuÄŸu ve hedefe ulaÅŸmışlar. Ama Simurg’u görememiÅŸler, bulamamışlar. Sonra anlamışlar ki Simurg kendileriymiÅŸ (Farsça simurg otuz kuÅŸ demektir).
Geçtikleri yedi vadi, insani zaafların aşılıp tekamül edildiÄŸi yedi aÅŸamaya denk geliyormuÅŸ. Eski durumlarından artık eser kalmamış, içsel yolculuklarını tamamlamışlar ve adeta sembolik olarak ölüp küllerinden yeniden doÄŸmuÅŸlar ve varoluÅŸun gizemini seyre dalmışlar.
Bilginin elde edilmesi emek ister, özveri ister. Belki de bu dünyada gerçek yanıtlara hiçbir zaman ulaÅŸamayacağız. Ulaşıp ulaÅŸmamak deÄŸil önemli olan, deÄŸerli olan o yolda olmak arayışını sürdürmek ve vazgeçmemektir.Kemalettin Özden